CHP’li Mustafa Adıgüzel: “Çocuklar ölürken insanlar susar mı? Susarsak ölmeye devam ederiz”
CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda; “‘Sus’ ona, ‘Sus.’ Ne yapacak bu millet Geçim sıkıntısına söz söylemesin Haksızlığa sussun Haksızlığa sussun İşsizliğe sussun Açlıktan ölsün Evlatları ölürken insanlar sussun İnsanlar sussun mu? Bir avuç beceriksizi torpille tutmuş, “Vasiyetsiz bir bürokrasinin elinde ölürken susmalı mı? Susarsak ölmeye devam ederiz. Bugün susarsak yarın yaşanacak ölümlerden de sorumlu olacağımız için susmayacağız.”
CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, dün; Türkiye Arkeoloji ve Kültür Varlıkları Vakfı Kanun Teklifinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Adıgüzel dedi ki:
“BU İSİM TARİHE ’24 SAAT DEPREM’ OLARAK GEÇECEK: Kendi başınıza gelemediniz ve gelmek isteyen gönüllülerden, madencilerden ve belediyelerden rahatsız oldunuz ve askeri sahaya çıkarmadınız. Dolayısıyla bu depremin adı Maraş depremi değil, bu depremin adı tarihe ’24 saat depremi’ olarak geçecek.
TOPLU GÜVENCESİ VAR MIYDI?: 13 milyon yıldır bu süreç devam ediyor Arap Yarımadası Anadolu’yu sıkıştırıyor bu iş milyonlarca yıldır bu depremler devam edecek biz bu deprem kuşağında yaşamaya devam edeceğiz. Peki buna bilerek önlem almayan, bina stokunu buna göre ayarlamayan yönetim bu cinayete sebep olmadı mı? Bu bir toplu katliam değil mi değerli arkadaşlar?
KURTULUŞ SAVAŞINDAN DAHA FAZLA HAYAT KAYBEDİĞİMİZ BİR OLAYDAN SÖZ VERİYORUZ: Milli Mücadele’de 37 bin şehitle, 37 bin şehitle bu ülkeyi kurduk. Milli Mücadele’den daha fazla can verdiğimiz bir olaydan bahsediyoruz, Milli Mücadele kadar 3 kayıptan bahsediyoruz… Burada ihmali sorgulamak gerekiyor.
SİYASET ZAMANI DEĞİL, TİCARET ZAMANI MI?: İşte ‘Siyaset zamanı değil.’ E, ticaret zamanı mı? Kızıl Haç iş yapar. Patates stoklayan manavı ‘hain’ diyenler, depremde çadır yığıp milletin bağışladığı kanla ticaret yapan adamı Kızılay’ın başkanı, kebapçıyı konteyner kentin işletmecisi yaptı . Deniz Feneri davasından hüküm giymiş adamı Kızılay’ın genel müdürü yapar. İşte burada evraksız Kızılay’ın sattığı kan faturaları bunlar. Kızılay bağışladığınız kanı kendi işlerine ayırıp beş katı fiyatına hastanelere satarken, hastaneler de acayip park ücreti alıp Atilla Bey gibi babasına 467 bin lira kan faturası kesiyor; kanser hastası, kayıp. İşte buna neden olan bu sistemi çalıştırıyorsunuz.
BAY. ERDOĞAN BU ARKADAŞA NE TAVSİYE OLABİLİR?: Depremde binalar yıkılır ama binaları çökenler ödüllendirilir. İşte Düzce’de görüyorsunuz, çökerek 8 üniversite öğrencisi ve 20 vatandaşın mezarı haline gelen bina, önce AK Parti’den İstanbul Belediyesi’nin müteahhitliğine hem de imar sorumlusu olarak atandı, daha sonra belediye başkanı olarak atandı. Darülacezeye reisliği yaptı, şimdi de cumhurbaşkanı danışmanı oldu. Sayın Erdoğan bu arkadaşla ne istişare edebilir, hani böyle bir arkadaşla ne istişare edebilir? Şimdi bu çifte sarsıntının sorumlularını çok göreceksiniz, gelecek seçimlerde onları milletvekili, il başkanı, belediye meclis üyesi yapacaklar; bekliyoruz. Onun için Sayın Erdoğan ‘Bir yıl verin’ diyor.
PİŞKİN PİŞKİN SÖZÜ, ‘ÇOK İYİ ÇALIŞTIK’ DİYORLAR: 2018’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ‘Türkiye’de 13 milyon imarsız yapı var’ diyor. Beş yıl oldu arkadaşlar. E, şimdi bir yıl istiyorsun. Beş yıldır neredeydin? Kendi Bakanlığınız diyor ki ’13 milyon bina ruhsata aykırı; uygun değil, depreme uygun değil.’ On binlerce cenaze var, bir tek kamu görevlisi istifa etmedi arkadaşlar; ve gururla ‘Yeterince çalıştık’ diyorlar. Japonlar gurur duydukları durumlarla intihar ediyorlar. İmar barışı sloganını hatırlıyor musunuz? ‘Yeniden inşa barışı, analiz yarışı.’ Ne yazık ki bunun bir çözüm değil, bir ölüm yarışı olduğunu bugün anlıyor musunuz?
Hesabını vermez mi ERDOĞAN Bey?: Ona ‘kader’ diyip ondan kurtulamazsınız. Erdoğan da öyle diyor. 2003 yılında yaşanan Bingöl depreminden sonra; Bunu ‘kader’ diye geçiştiremeyiz. Burada çatlayan fay hattı değil, arterdir; hükümetler sorumlu, şirketler sorumlu’ dedi. Aradan 20 yıl geçti… Sayın Erdoğan bu sürecin hesabını bugün verecek değil mi?
GİRESUN ÇOTANAK STADI’NIN DOĞU TRİBÜNÜNDE BAŞTAN ERDOĞAN AFİŞİ VAR: Şimdi ‘Hükümet istifa edin!’ söz konusu. “Tribünlerden bu tezahürat neden geldi?” E, daha önce tribündeydin ‘Erdoğan!’ Sloganlar attırdınız, pankartlar açtınız. Şu an hala bu kadar olduğunu söyleyeyim; Giresun’un Çotanak Stadı’nda doğu tribününde yukarıdan aşağıya Recep Tayyip Erdoğan posteri var, gidin görün. Yani, eğer istatistikler, spor Siyaset onların alanına girmeyecekse önce bu işin başındakiler girmeyecek. Spor Bakanı ‘Siyaset spora karışmasın’ diyor Spor Toto’yu da o yönetiyor paranın başında. İsim haklarını oradan alıyorum, aslında onları kuruyor ha, ‘size paranızı vermem’ diyor. Yani siyasete sporu karıştırmasaydınız ‘Spor Toto Türk sporunun kara kutusudur’ dedikten sonra siyasette kullandığınız cemaatlere ve vakıflara bu kadar para aktarmış olmayacaktınız.
SESSİZ OLURSAK ÖLMEYE DEVAM EDECEĞİZ: Şimdi ona ‘Kapa çeneni’, ona ‘Kapa çeneni’. Bu millet ne yapacak? Geçim derdine sussun, haksızlığa sussun, haksızlığa sussun, işsizliğe sussun, açlıktan ölsün. Şimdi, çocuklar öldüğünde sessiz mi kalalım? İnsanlar ebeveynleri öldüğünde sessiz kalmalı mı? Bir avuç vasıfsız, torpillenmiş; Değersiz bürokrasinin elinde ölürken susuyor musunuz? Susarsak ölmeye devam ederiz. Bugün susarsak yarın yaşanacak ölümlerden sorumlu olacağımız için susmayacağız.
‘SİZ 100 LİRA ALIN’ DEMEK HÜKÜMETİ ALÇALTIRSINIZ: Eksiklik diyenler devleti küçük düşürmekle, devleti aciz göstermekle itham ediliyor. Bu bir ironi olmalı. Sevdiklerini falan kaybetmiş insanlara, en yakınlarını kaybetmiş depremzede çocuklara, ‘al sana 100 lira’ diyerek ‘al sana 10 bin’ diyerek devleti küçük düşürüyorsunuz. . Peki ya sivil yardım tırlarının, belediye tırlarının üzerine valilik levhası asanlar? Kendi gözlerimle gördüm, Bodrum Belediyesi’ne ait kamyonun üzerine ‘Muğla Valiliği’ yazıp pankartını astı. Küçükçekmece Nahit Menteşe Endüstri Meslek Lisesi, Hatay Samandağ’a orada ısınsınlar diye 470 soba yaptı, AK Parti Küçükçekmece İlçe Başkanı üzerine çöktü ve Gaziantep’e götürdü. İnsanların emeğine yenik düşmeyeceksin.
TOPLANAN 100 MİLYARIN ÜZERİNDEKİ PARALARIN DAĞITILDIĞI ULUSAL SÖZCÜKLER:Ortada halkın ve halkın adını soruyorum: Geçen gün toplanan 100 milyarın üzerinde para nereye dağıtıldı diye merak ediyor insan -Yine böyle vakıf ve dernekler aracılığıyla… Efendim, TÜGVA, TÜRGEV, Ensarı, sansar Takip ediyoruz – insanlar paranın nereye gittiğini bilmek istiyor.
ŞİMDİ TERAZİ VE ÇIKIŞI BAŞLADI: Evet, şu anda beyin sarsıntısı bölgesinde gerçekten dürüst bir sağlık hizmeti yok. Hatta binalar birden fazla yıkılmış, ‘sahra hastanesi’ dedikleri yerlerde çok küçük sağlık hizmetleri veriliyor, misafir ülkelerin hastanelerinin -İtalyan hastanesi, İspanyol hastanesi- bulunduğu yerlerde temel sağlık hizmetleri veriliyor. – bulunan. Şu anda uyuz ve bit salgını başladı ama komşu ülkede koleradan 25’ten fazla insan öldü bakın, sınır olduğu için onu uyarmak istiyorum.”